Passgage logosu tamamen beyaz yazı ve beyaz simgeden oluşuyor
Bu İçeriği Paylaş

Sessiz Devrim Bölüm 1: Eski Sistemler Verimliliği ve Motivasyonu Nasıl Sessizce Tüketiyor?

Passgage Content Team

Passgage Content Team

İçerik Başlıkları

Çalışanlar zamanlarının %20’sini ihtiyaç duydukları bilgiye ulaşmaya çalışarak harcıyor. Bu, haftada bir tam iş günü kaybı demek!

McKinsey’nin bu bulgusu, iş süreçlerindeki verim kaybının genellikle büyük krizlerden değil; eski sistemlere bağlı, manuel ve dağınık işleyişin yarattığı küçük ama üst üste eklenerek büyüyen sorunlardan kaynaklandığını ortaya koyuyor.

Görünmez hale gelen bu verimsizlik; eski sistemlerin, günümüzün dinamik çalışma ihtiyaçlarına cevap verememesinden kaynaklanıyor. Onay için bekleyen formlar, cevapsız mesajlar ve belirsiz süreçler küçük gibi görünse de zamanla ciddi kayıplara yol açıyor.

Bu yazı, üç bölümlük “Sessiz Devrim” blog serisinin ilk adımı. Seride, normalleşmiş iş yeri verimsizliklerini görünür kılıyor; daha hızlı, daha bütünleşik ve çalışan odaklı bir iş yapış biçimi için çözümler sunuyoruz.

Bir sonraki bölümde self-servis sistemlerin verimlilik üzerindeki etkisini ele alacağız. Son bölümde ise tüm süreçlerin bir araya geldiği, geleceğin çalışma modeli olarak konumlanan “Dijital HQ” kavramını inceleyeceğiz.

Şimdi ilk adımı atalım: Sessiz Devrim Bölüm 1: Eski Sistemler Ekipleri Nasıl Sessizce Tüketiyor?

Geleneksel İK Süreçlerinin Bir Günü: İş Akışlarında Karşılaşılan Engeller

Deloitte’un 2025 raporuna göre çalışanların %68’i, “gün boyunca önemli işlere odaklanacak zaman bulamadıklarını” söylüyor. Ancak rapor, asıl sorunun zaman eksikliği değil; verimsiz ve dağınık iş süreçlerinde kaynaklandığını açıkça ortaya koyuyor

Eski sistemlere dayanan manuel iş akışları; uzun onay süreleri, parçalı süreçler ve birbirinden kopuk dijital araçlar bir arada çalıştığında; çalışanların motivasyonunu ve performansını sistematik olarak sarsar.

Geleneksel sistemlerle iş süreçlerini yöneten ve dijital dönüşümün henüz başında olan firmaların %43’ü, onay talepleriyle ilgili zorluklar yaşadığını belirtiyor.

Forbes

Örneğin, belgeye erişim için birden fazla arayüz kullanmak, çalışanların verimli çalışma süresini büyük ölçüde azaltır.

Tüm bunlar günlük yaşantıda “küçük aksaklıklar” gibi algılansa da aslında ekiplerin enerjisini tüketen görünmez engellerdir. Çalışanlar genellikle bu aksaklıklarla ilgili seslerini yükseltmek yerine not defterleri ve hatırlatıcılar gibi geçici çözümlerle günü kurtarmaya çalışır.

Bu bireysel çözüm yöntemleri zamanla kurumsal normlara dönüşür, ve buna bağlı olarak verim kaybı, bağlılık eksikliği ve motivasyon düşüşü derinleşerek devam eder.

Psikolojik Maliyet, Finansal Sonuçlar: Geleneksel İK Süreçlerinin Çalışan Üzerinde Etkisi

Günümüz çalışma ortamlarında, gerilemenin en büyük habercisi, çalışanın kendini sadece ‘görevini yerine getiren’ bir birey olarak görmesidir. Sessiz istifa sürecinin ilk sinyali olan bu durum, yetki ve özerklik eksikliği hissinin artığına, yapılan işin değerinin azaldığına ve çalışan için işin anlam yitirdiğine delalet eder.

Gallup’a göre çalışanların %74’ü, iş yerindeki olumsuz psikolojik ortam, manuel iş yükü ve uzayan süreçler sonucu verimsiz geçen iş günü nedeniyle mental sağlıklarının olumsuz etkilendiğini söylüyor.

Çalışan bu şekilde devam ettiği sürece, hem kendi ile ilgili yetersiz hissedebilir, hem işiyle olan bağlantısını hızlıca koparabilir.

Ve sonuç olarak:

  • İstifa oranları artar,
  • İç motivasyon düşer,
  • Ekip içi iletişim zayıflar.

Bu işlevini yitirmiş iş kültürü, bireysel performansı etkilediği kadar şirketin genel dinamiğini, kültürel sağlığını ve çalışan bağlılığını da derinden zedeler.

Üstelik sorun yalnızca psikolojik değildir; bu sistemlerin çalışanı destekleme becerisi de oldukça zayıftır.

Çalışanların sadece %6 ila %15’i, kurumlarının kariyer, sosyal, fiziksel, finansal veya toplumsal refah gibi temel alanlardan herhangi birinde etkili bir iyileştirme adımı attığını düşünüyor.

Diğer bir deyişle, kurumların sunduğu “iyi hissettirme” vaatleri, çalışanlar nezdinde genellikle karşılıksız kalıyor.

Oysa çalışan öncelikli bir kültür inşa etmek mümkündür ve sonuçları da son derece nettir. Aynı Gallup araştırması, iş yerinde çalışan refahına öncelik veren şirketlerde şunların gözlemlendiğini ortaya koyuyor:

  • Çalışanlar 4,4 kat daha fazla işe bağlılık gösteriyor.
  • 7 kat daha fazla, şirketlerini başkalarına tavsiye ediyor.
  • %73 oranında daha az tükenmişlik hissediyor.
  • %53 oranında daha az iş arıyor.
  • %50 oranında daha yüksek bir yaşam doyumu bildiriyor.

Çalışanı merkeze alan iş modellerinin, sürdürülebilirliği ve verimliliği artırması artık şaşırtıcı değil; aksine, iş dünyasında yeni bir norm haline geliyor. Geleneksel iş süreçleri eskiden işe yarasa da, günümüz iş modelinde ekipleri geriye atar ve çalışan öncelikli olma yolunda adım adım ilerleyen şirketlerin yolunu baltalar.

Gizli Kâr Kaybı: Verimsiz İş Süreçlerinin Şirketlere Maliyeti

Geleneksel çözümlerin şirket bağlılığı ile paralel ilerleyen finansal sorunlarını ‘Geleneksel İş Yerlerinin Dijital Dönüşümde Karşılaştığı 7 Zorluk’ adlı bloğumuzda ele almıştık.

Özetlemek gerekirse; verimsiz sistemler; gereksiz beklemeler, insan kaynaklı hataları ve kopuk iş akışlarını beraberinde getirir. Sonuç: gizli kar kaybı!

Çoğu zaman göz ardı edilen ve burada tartışacağımız asıl tehlike, şirketin ulaşabileceği potansiyelin geleneksel sistem ve eski usül uygulamalar tarafından ertelenmesidir.

McKinsey analizine göre, geleneksel iş süreçlerini dijitalleştirmek ve modernize etmek, bazı şirketlerde verimliliği %200’e kadar artırma potansiyeline sahipken; süreç kopuklukları ve eski sistemlerin kullanımı, bu potansiyelin en az %40’ının kaybedilmesine neden oluyor.

Bu, yalnızca “daha az kazanmak” değil; aynı zamanda mevcut bütçeyle daha fazlasını üretememek anlamına gelir. Üstelik, ekiplerin zamanı anlamsız operasyonel sıkıntılarla geçtiğinde, hem yenilikçilik hem de büyüme hedefleri rafa kalkar.

Özellikle ekonomik dalgalanmaların arttığı, kaynakların daha stratejik kullanılması gereken bir dönemde bu görünmeyen maliyetler artık göz ardı edilemez. Çünkü bu sadece bugünün değil, yarının da rekabet gücünü baltalayan bir yapısal risktir.

Tüm İnsan Kaynakları Süreçleri, Tek Bir Uygulamada: Passgage İK Süper App ile Tanışın

İnsan kaynakları süreçlerinin farklı sistemlere bölündüğü, çalışanların ihtiyaç duydukları bilgilere ulaşmakta zorlandığı bir dünyada, Passgage tüm bu karmaşayı sadeleştiriyor.

Mobil öncelikli yapısı, kullanıcı dostu arayüzü ve donanım bağımsızlığı ile Passgage, bordrodan performans yönetimine, vardiya planlamasından geri bildirim süreçlerine kadar tüm İK operasyonlarını tek bir platformda birleştiriyor.

Her çalışan için eşit erişim imkânı sunan sistem; gerçek zamanlı veri analitiği ve entegre iletişim modülleriyle çalışan memnuniyetini artırırken, İK ekiplerinin zamanını optimize ediyor!

Çalışan yönetimi, takibi ve performansı gibi şirketlerin ele alması gereken konuları tek bir platformda çözmeyi hedefleyen Passgage İK Süper App, süreçleri hızlandırdığı gibi operasyon kaynaklı oluşabilecek finansal kayıpların da önüne geçiyor.

Eski usul yöntemlere ‘eski’ denmesinin nedeni, bir zamanlar işe yaramış olmaları, ancak artık bugünün ihtiyaçlarına cevap verememeleridir. Güvenilir bir iş ortağıyla dijitale geçiş, şirketlerin potansiyelini açığa çıkarmasını ve sürdürülebilir büyüme yakalamasını sağlar!

Görmediğiniz Şeyi Onaramazsınız 

Artık görmezden gelinen değil, çözülmesi gereken bir sorun var. Geleneksel sistemlerin yarattığı sessiz verimsizlik, çalışan deneyimini zedelerken şirketlerin geleceğe yürüme hızını da yavaşlatıyor.

Sessiz Devrim blog serimiz, bu görünmeyen yükleri görünür kılmak ve gerçek dönüşümün önünü açmak için başladı.

Bir sonraki bölümde, bu yükleri hafifleten güçlü bir çözümü — self-servis sistemlerin iş yerinde yarattığı dönüşümü — birlikte inceleyeceğiz.

Çünkü değişim, farkındalıkla başlar. Ve biz daha yeni başlıyoruz!

Bugünün ve yarının ihtiyaçlarına Passgage ile cevap verin. Şimdi demo talep edin!

Sunum İsteyin

Popüler İçerikler
Bizi Takip Edin
Popüler İçerikler